top of page

Çocuğunuza Sınır Koyma Neden Önemlidir?

  • Yazarın fotoğrafı: Gizem Küçükkaya
    Gizem Küçükkaya
  • 7 Eki 2023
  • 3 dakikada okunur

Çocuğunuza sınır koyma neden önemlidir,  en sağlıklı sınır koyma yöntemleri nelerdir?

Anne ve babalar, bazen kıyamadıklarından çocuklarının her istediğini yapmaya çalışıyorlar. “Yeter ki ağlamasın, üzülmesin.” diye düşünme eğilimi içinde olabiliyorlar. Çocuklarının mutlu olması için ellerindeki tüm imkanları zorlayarak kendilerinden istenen her şeyi yapıyorlar. Bu, çocuğu o an için mutlu etse de uzun vadede ruh sağlığı açısından problemlere yol açabiliyor. Bir döneme kadar her istediği yapılan çocuk, ilerleyen yaşlarında hayatın ona her istediğini sunmadığını fark ettiğinde bocalamalar yaşıyor. Hayatta kırıldığı zamanlar olduğunda problemlerle nasıl baş edeceğini bilemiyor.


Zorluklar, bireylerin gelişimi için destekleyici nitelik taşır. Problemlerden dersler çıkartılır, öğrenmeler gerçekleşir. Anne ve babalar çok koruyucu davrandıklarında fark etmeden çocuklarının elinden baş etme becerisini alırlar. Çocukları yerine her zorluğu kendileri göğüslemek istediklerinde istemeden çocuklarının gelişimine ket vurmuş olurlar.


“Peki ne yapalım, çocuk ağlama krizine giriyor ve istediğini yapmadan da durmuyor. Yazık değil mi?” diyebilirsiniz. Çocuklar sınırları zorlar, sizleri denerler. Hangi noktada pes edeceğinizi görmek için sonuna kadar giderler. Bu krizlerin birçok sebebi olabilir. Bunlardan biri de daha önce sağlıklı sınırlar almamış olmasıdır. Çocukların sınırlara ihtiyacı vardır. Bu çocuğa kötü davranılsın, baskıcı bir tutum sergilensin demek değildir. Çocukların kurallara ihtiyacı vardır fakat bu kurallar demokratik şekilde belirlenmelidir. Çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurularak konulmalıdır.


Çocuğunuza Sınır Koyma Sağlıklı Bir Şekilde Nasıl Gerçekleştirilebilir?

1. Öncelikle çocuğun ağlamasının doğal olduğu kabul edilmelidir. Ağlamak duyguların dışa vurulmasıdır; üzüntü, hayal kırıklığı, pişmanlık, çaresizlik, öfke gibi duygular ağlayarak boşalabilir. “Ağlama, ağlamak sana yakışıyor mu, sen kocaman oldun artık.” gibi söylemler çocuğa duygularının önemsenmediğini ve kabul edilmediğini hissettirir.


2. Çocuk ağlarken duygusu yansıtılmalıdır. “Çok üzüldün.”, “Çok kızdın.”, “Onu çok istemiştin.”, “Bu sana zor geldi.” gibi cümlelerle çocukta gördüğünüz duyguyu yansıtabilirsiniz.


3. Daha sonra onun için en uygun iki seçenek belirleyin. “İstersen ağlamaya devam edebilirsin ve burada bekleriz ya da istersen gidip alabileceğimiz oyuncaklara bakabiliriz, seçim senin.” Bunu öfkeli ve tehditkar bir şekilde yapmamaya çalışın.


4. Çocuklar anne babalarının gözündeki duyguyu hissederler. Ebeveyn kaygılı, öfkeli ve üzgün ise bu çocuğun yaşadığı duyguyu atlatmasını zorlaştırır. Fakat ebeveynin sakinliği çocuk için kaynaktır. Çocuk buradan beslenir, destek alır ve sakinleşmeye başlar.


5. Unutmayın, çocuğunuzun o an sizinle bir derdi yok. Size vermek istediği bir zarar yok. Aslında sadece kendi içinde bir çıkmazda ve size bunu yansıtıyor. Sizin, çocuğunuzun yaşadığı çıkmazdan çıkabilmesi için rol model olmanız ona destek sağlar. Fakat siz de onunla beraber kaygılanır veya öfkelenirseniz birlikte o çıkmazın içine girmiş olursunuz.


6. “Çocuğumu ağlarken görmeye dayanamıyorum.” diyorsanız kendi içinize dönüp bakmak, “Acaba bende şu an neler oluyor?” diye sormak işe yarayabilir. Bazen öfkenizin altında kendinizi çaresiz, yetersiz veya başarısız olmuş gibi hissetmeniz yatar. Bunları fark etmek düşüncelerinizi ve duygularınızı düzenlemekte destekleyici olabilir.


7. Çocuğunuzun üzüntüsü de öfkeye dönüşebilir. Size vurmaya, etraftaki eşyaları atmaya başlayabilir. Böyle durumlarda çocuğun bu davranışı yapmasına engel olabilirsiniz (Ellerini tutmak, bedensel olarak önüne geçmek). Ve bunu yaparken şu cümleleri kurabilirsiniz: “Çok öfkelisin ama ben vurmak için burada değilim, istersen şuradaki yastığa vurabilirsin.”, “Çok sinirlendin, bana vurmak istiyorsun. Bana vurmana izin veremem istersen şu topa vurabilirsin.”, “Her şeyi dağıtmak istiyorsun ancak kırılmayacak oyuncakları koltuğa (herhangi yumuşak bir bölge) atabilirsin.”


8. Burada önemli olan çocuğun öfkesini kabul etmek ve boşaltması için doğru yere yöneltmektir. Onun ve kendinizin fiziksel güvenliğinden sorumlu olduğunuzu çocuğunuza hissettirebilirsiniz.


9. Bazen öfkelenebilirsiniz, sizin de çıkmaza girdiğiniz zamanlar olabilir. Hiçbir ebeveyn mükemmel değildir, yapamadığınız zamanlar olabilir. Öfkelenip bağırabilirsiniz, böyle zamanlarda şeffaf olunması önerilir. “Sana bağırdığım için özür dilerim, öfkemi kontrol edemedim.” Diyebilirsiniz. Burada birçok aile bunu yaparken yanına şunu da ekliyor “Ama sen de beni çok kızdırdın böyle yaparak, bundan sonra yapma olur mu bak ben çok kızıyorum.” Bu cümleler kurulduğunda çocuk kendini suçlu hissedecektir. Bir başkasının duygularından sorumlu olduğunu düşünüp ilerleyen yaşamında bununla ilgili zorluklar yaşayacaktır.


Bu davranışların hepsi yeni birer öğretidir ve okurken kolay fakat uygularken zor olabilir. Ciddi bir uğraş gerektirebilir çünkü öğrenmiş olduğunuz, yıllarca sahip olduğunuz bir davranış tarzını değiştirmek iki günde olabilecek şeyler değildir. Üzerinde emek verdikçe denedikçe içselleştirmeye başlarsınız. En az çocuklarınız kadar sizin için de zor bir süreç olabilir. Kendinize zaman verin ve denemekten vazgeçmeyin.


Psikolojik Danışman Gizem KÜÇÜKKAYA


Yorumlar


Psikolojik Danışman / Oyun Terapisti

Gizem Küçükkaya

Pendik Psikolog, Pendik Çocuk Psikoloğu, Pendik Pedagog, Pendik Oyun Terapisti, Kartal Psikolog, Kartal Çocuk Terapisti, Kartal Çocuk Psikoloğu, Kartal Oyun Terapisi, Psikoloji, Terapi, Bireysel Terapi, Çocuk Terapisi, Psikolojik Danışman, Aile, Ebeveyn Yönlendirmesi, Yakınımda, Çift Terapisi, Aile Terapisi, Pendik Çift Terapisi, Pendik Aile Terapisi, Kartal Çift Terapisi, Kartal Aile Terapisi, 

©2023, Psikolojik Danışman / Oyun Terapisti Gizem Küçükkaya 

bottom of page