Sizce mükemmellik mümkün müdür? Peki ya mükemmel annelik?
- Gizem Küçükkaya

- 23 Ağu 2023
- 2 dakikada okunur

Bazen elinizden gelen her şeyi yapsanız da bir şeyleri değiştiremediğinizi fark edersiniz. Çocuğunuzun her istediğini yapar her çağırışında koşarsınız, yorulsanız da devam edersiniz. Çünkü “İyi bir ebeveyn olmak” bunu gerektirir diye düşünüyor olabilirsiniz. Çocuğunuzun isteklerini duymak, onun için özenmek çok önemlidir. Ancak bunu yaparken “Acaba yetebiliyor muyum?” diyerek kaygı hissediyorsanız biraz durup durumu gözden geçirmekte fayda var demektir.
Çocuklar, daha anne karnına düştüğü andan itibaren annenin tüm duygularını hissetmeye başlarlar. Yapılan birçok araştırma ve gözlemlenen terapi süreçleri göstermiştir ki bilinçdışımız yaşadığımız her olayı kaydetmektedir. Bilinçli zihnimiz en erken 3 yaş civarını hatırlayabiliyorken bilinç dışımız anne karnından itibaren tüm bilgileri kaydetmektedir. Bu yüzden bebeğin birincil bakım vereni olan annenin duyguları oldukça önemlidir.
Çocuklar annenin duygularını bir sünger gibi emer, buna kaygı da dahil. Anneyi kaygılandıran “Yetersiz kalırsam, ihtiyaçlarını duyamazsam, göremezsem” endişeleri ya da “Her şeyi kusursuz yapmalıyım, iyi bir anne olmalıyım.” düşünceleri aslında çocuğun gelişimine zarar verir. Çünkü bu kaygılarla hareket eden anne ya çocuğuna ihtiyacı olandan fazlasını verir ya da çocuğunun asıl ihtiyaçlarını görmekte zorlanır.
Peki Ya Çocukların Asıl İhtiyacı Olan Annelik Şey Nasıldır?
Yerinde ve yeterince annelik. Winnicott’un ortaya attığı “Yerinde Ve Yeterince Annelik” kavramı anneler için rahatlatıcı nitelik taşır. Winnicott, annelerin çocuklarının üzerindeki ilgisinin yeterince olmasının gerekliliğine vurgu yapar; daha fazla ya da daha az ilginin çocuklara verdiği zarar üzerinde durur.
Anne, çocuğun tüm isteklerini karşılamaya uğraşırken bazı noktalarda kendini yetersiz hissedebilir. Çocukların annenin duygularını sünger gibi çektiğini daha önce söylemiştik; çocuğun hissettiği bu yetersizlik duygusu ilerleyen yaşlarına taşınabilir. Çocuğunuz elinden geleni de yapsa başarılı da olsa daimi yetersizlik hissettiği bir hayat yaşayabilir. Bir diğer ihtimal ise her istediği annesi tarafından gerçekleştirilen çocuk, ilerleyen yaşlarında dış dünyanın gerçekliğiyle yüzleşmekte zorlanabilir. Birilerinin kendisi yerine çabalamasını bekleyip hayal kırıklığına uğrayabilirler. Hayatta her şeyin istedikleri gibi gitmediğini görmek bocalamalarına sebep olabilir. Diğer insanlardan beklentileri yüksek olduğu için ilişki kurmakta zorlanabilirler.
Çocuklar yanlarında büyüdükleri yetişkinleri rol model alırlar. Hayatlarındaki en önemli kişi olan birincil bakım verenleri olan anneleri ise en önemli rol modelleridir. Anne, kendi ihtiyaçlarını ve gücünü bir kenara bırakıp çocuğu için her şeyi yapmaya koyulduğunda çocuk bu davranışın doğru olduğunu kabul eder. Büyüdüğünde çevresindekilere hayır diyemeyebilir, kendisini istemediği işleri yaparken bulabilir. Annesinden gördüğü gibi başkaları için kendisini feda edebilir. Bu da hayatındaki diğer insanların onu kullanmasına yol açabilir.
Bir yetişkinden beklentimiz; kendi isteklerinin, yapabileceklerinin, yeterliliklerinin farkında olması ve buna göre davranmasıdır. Yetişkinlerin bu özelliklerinin temeli çocuklukta atılır. Winnicott, çocukların her istediğini yapmamak gerektiğini vurgular. Çocuğun kendi başına çözümler üretebilmesi için annelerin kurtarıcı rolünü bir kenara bırakıp onlara fırsat vermesi gerekir. Böylece çocuğun problem çözme becerisi gelişir, hayatta her istediğinin olamayacağını tecrübe eder ve bununla baş etmeyi öğrenir. Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen çocuk hayattaki zorluklara karşı mücadele etme konusunda da özgüven kazanır. Kendisini çocuğunun her istediğini yapmaya mecbur hissetmeyen anne ise rahatlar. Rahatlayan anne, çocuğunun asıl ihtiyaçlarını daha net görür ve o ihtiyaçları karşılarken minimum kaygıyla ebeveynliği sürdürür. Bu şekilde bakım alan çocuk, ilerleyen yaşlarında duygularını yönetmek konusunda daha başarılı olur. Başkalarının istek ve ihtiyaçlarını onların sorumlulukları çerçevesinde görebilen, kendi istek ve ihtiyaçlarını doğru değerlendirebilen ve bu ikisini birbirinden ayrıştırabilen bir bireye dönüşür.
Ebeveynlik, çeşitli duygu ve deneyimlerin bir araya geldiği zorlu bir süreçtir. İyi ve kötü anların hepsi büyüme ve öğrenme şansı sunar. Siz çocuklarınızın hayatında değerlisiniz ve onların yanında olduğunuz sürece güçlü bir destek sağlamış olursunuz.
Psikolojik Danışman Gizem KÜÇÜKKAYA



Yorumlar